Sanıldığının aksine Martini Diyeti, sınırsız sayıda martini içmek için bir bahane değildir. Aslında, diyetin ismi porsiyonunuzu ayarlamak için kullanılan martini bardaklarından gelmektedir ve eğer yiyeceğiniz bu bardaklardan taşıyorsa çok yiyorsunuz demektir. Bu diyetin mantığını dört kısımda inceleyebiliriz: kaliteli yemekler tüketmek, egzersiz yapmak, isteklerinize direnmek ve kendinizi engellemek.
Ne Yemeli
1) Kaliteye odaklanın. Martini Diyetinin ilk kuralı “sadece en iyi olanı yiyin”dir. Sadece en iyi olanı yemek demek, doğal yiyeceklere yönelmek ve işlenmiş yiyeceklerden uzak durmak demektir. Bu kural bir yandan sizin tüketebileceğiniz besinleri kısıtlarken öte yandan meyveler, sebzeler ve kaliteli etler gibi yeni denizlere yelken açmanızı sağlamaktadır.
2) Fast food yemekten çekinin. Martini Diyetini yaparken, yavaş yeme felsefesini benimsemelisiniz. Kısaca anlatacak olursak, tüketeceğiniz besinler en kalitelileri olmalı. Bu da yiyeceklerin taze ve doğal kaynaklardan alınmış olması gerçeğini yansıtmaktadır. Yemek yapmak bir zevk meselesi ve yemek ise yavaşça yapılması gereken, bol konuşmalarla dolu, sevdiklerinizle güzel vakit geçireceğiniz bir etkinlik olmalı.
3) Yağsız veya yağı alınmış yiyeceklerden uzak durun. Martini diyetine göre yağı alınmış besinler besin değil birer işlemden ibaretler. Ayrıca, Martini Diyetinin mantığına göre her şeyin en iyisini yiyin koşulunu da sağlamıyor. Çünkü bu yiyeceklerin besin değerleri düşük ve yavanlaştırılmıştır.
4) Trans yağlar ve yüksek fruktozlu şerbetlerden uzak durun. Trans yağlar; margarin, pişirilmiş ve dondurulmuş gıdalarda bulunurken, şerbetler ise sodalar, şekerler, kurabiyeler ve mısır gevreklerinde vardır.
5) Yağların tadını çıkarın. Avokadoda bulunan doymamış yağlar ve balıklarda bulunan omega-3 yağ asitleri en iyileridir. Fakat, dondurmada ve tereyağında bulunan yağlar da doygunluk açısından iyidirler.